Resûlullah (sallallâhü aleyhi ve sellem) ile beraber oturuyorduk. Bir ara mübarek dişleri görünecek şekilde güldüler. Hz. Ömer “Anam babam sana feda olsun ya Resûlallah, sizi böyle ne güldürdü?” dedi. Şöyle buyurdular:
“Ümmetimden bir kişi dizleri üzerinde Allâhü Teâlâ’nın huzurunda arkadaşının yakasına yapışmış ve şöyle diyor:
‘Ya Rabbi, bu kardeşimden hakkımı al.’
Allâhü Teâlâ “Kardeşine ne yapacaksın? Hiçbir sevabı kalmadı.” buyurunca:
“Ya Rabbi, günahlarımdan ona yükle.” der.
Bunun üzerine Peygamber Efendimizin (s.a.v.) gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Sonra da “İşte o gün öyle büyük bir gündür ki insanlar günahlarını başkalarına yükleyip kurtulmaya muhtaç olacaklar.
Allâhü Teâlâ: “Başını kaldır. Cennetlere bak bakalım” buyurunca hakkını isteyen kul başını kaldırıp bakar ve ‘Ya Rabbi, altından şehirler, incilerle süslenmiş altından saraylar görüyorum, bunlar hangi peygamber için, hangi sıddîk veya şehid içindir.’ der.
Allâhü Teâlâ “Bu parasını veren içindir.” buyurur.
Bunu alacak kimin parası var? diye sorar.
“Senin” buyurunca,
“Bu nasıl olur ki ya Rabbi?” diye sorar.
“Kardeşini affetmekle.” buyuracak. Hemen, “Ya Rabbi ona hakkımı helal ediyorum.” diyecek.
Allâhü Teâlâ “Öyleyse kardeşinin elinden tut ve beraber cennete girin” buyuracak.
Peygamber Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem):
“Öyleyse Allâhü Teâlâ’nın gadabına sebep olacak hallerden sakının. Kardeşinizle aranızda ihtilaf ve münâkaşaya sebep olacak halleri düzeltin. Muhakkak Allâhü Teâlâ, Müslümanların arasını düzeltir.” buyurdular. (Hâkim, El-Müstedrek)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder