.................. Ateş ne terini kuruttu, ne de mendilini yaktı. Odanın içi Miski Amber gibi kokuyordu. Acele yürüdü. Ben de arkasından yürüdüm. Içlerinde Selman-i Farisi'nin (ra) de bulundugu Ashab-ı Suffe'nin olduğu yere geldi. Dört yüz kişi kadar vardı. “Illallah Illallah” diye tesbih ediyor, zikrediyorlardı. Rasulullah (sav) Hz.leri şöyle buyurdular: - Allah için size and veririm, yemin ederim, ne yapıyorsunuz?” Onlar da: “Allah'ı (cc) zikrediyoruz. “Ilahi Ente Maksudi ve Rizake Matlubi Ya Hz. Allah” diyoruz. Ya Rasulullah! Maksadımız O'nun rızasıdır. Bizi karadakı, denizdeki mahluklar gibi değil; en güzel şekilde “Ahseni Takvim” olarak yaratti. Habibine ümmet eylediği için biz onu tesbih ediyoruz” dediler. Rasulullah (sav) Efendimiz: - Size, zikrullahın değerini anlayın diye yemin vererek söyledim. şimdi Cebrail as. kardeşim geldi. Cenabi Allah (cc) meleklere şöyle hitap ediyor: (Ey meleklerim!) Görüyor musunuz bu kullarımı? Onlar katımda sizden çok sevimlidir.) Melekler cevaben: “Ya Rabbi! Biz sana hakkiyla zikredici şükredici değil miyiz?” der. Allah-ü Teâlâ Hz.leri; “Evet! Sizler bana şükredicilersiniz. Fakat onların zikri bana daha hoş geliyor. Onların kalbine nefis verdim, mal sevgisi, makam sevgisi, evlat sevgisi, her türlü sevgiyi verdiğim halde; kalplerindeki sevgileri tevhid nuruyla attılar. Masiva kalmadı kalplerinde. Nazargahım kalpleri oldu. Yere göğe sığmam, mümin kullarımın kalbine sığarım. Onlar benden rızamı istiyorlar. Onun için sizden çok üstündür.” buyurdu. O halde devam ediniz. Ben üzerinize rahmetin indiğini gördüm ve size ortak olmak istedim.” buyurdular. (Taberani)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder