Hz. Alinin (k.v.) ve Hz. Fatıma (r.anhe)'nin
kızları olup Ümmü Gülsüm el-Kübra (r.anha) diye meşhurdur.
Hz. Ömer (r.a.), Ümmü Gülsüm ile evlen-mek istediğini söyleyince Hz. Ali: "Ben kızımı Caferin oğullarına vermeyi düşünüyordum" dedi. Hz. Ömer (r.a.):
"Kızını bana nikahla. Zira yer yüzünde onunla güzel geçinmeyi benim gibi isteyen bir adam daha bulunmaz." dedi. Hz. Ali "verdim" dedi.
Muhacirlerden bir kısmı ravzayı-mutahhara'da; kabri-şerif ile minber arasında otururlardı. Hz. Ömer bir mesele için istişare etmek istediğinde buraya gelip onlarla istişare ederdi.
O mecliste Ali, Osman, Zübeyr, Talha ve Abdurrahman bin avf hazretlerinin de bulundu-ğu bir sırada Hz. Ömer gelip:
"Beni izdivacım için tebrik ediniz." dedi
Onlar da tebrik ettiler ve:
"Kiminle" dediler.
"Ali bin Ebi Talibin kızıyla" dedi ve sonra:
"Peygamberimiz aleyhisselatü vesselam:
"Kıyamet gününde benim neseb ve sebebim haricinde bütün neseb ve sebebler kesilecektir."
buyurmuştu. Ben de Rasülüllahın ashabından olduğum gibi diğer hususta da bağ kurmak istedim, dedi.
Hz. Ömerin vefatından sonra babası Hz. Ali kızı Ümmü Gülsüm'ü amcazadesi olan Avn bin Caferi Tayyar ile evlendirmiştir.
Onunla ilk defa Hz. Ömer (r.anh) evlenmiş
Zeyd ve Rukiyye isimlerinde bir oğlu bir kızları olmuştur. Bu iki şerefli dedesinden dolayı Zeyd bin Ömer'e "Zülhilaleyn" lakabı verilmiştir.
[TABAKATI-İBNİ-SA'D]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder