3 Kasım 2020 Salı

HZ. ÖMER'E FARUK İSMİ VERİLİŞİ İbn-i Abbas (radıyallâhü anhümâ)’dan şöyle rivâyet olundu: Asr-ı Saâdette bir Yahûdî, Bişr isminde bir münâfık ile tartıştı. Yahûdî, münâfığı, Resûlullâh’ın huzurunda mahkemeleşmeye davet etti. Çünkü herkes tarafından malumdu ki Peygamber Efendimiz (s.a.v.) rüşvet almaz ve hüküm verirken haksızlık etmezdi. Münâfık ise, Yahûdîlerin ileri gelenlerinden ve İslam düşmanı olan Ka’b bin Eşref’in huzurunda mahkemeleşmek istiyordu. Yahûdî bunu kabul etmedi. Çünkü o (Ka’b bin Eşref) rüşveti kabul eder ve haksızlıkla hükmederdi. İkisi beraber Peygamber Efendimizin (s.a.v.) huzuruna vardılar. Resûlullah Efendimiz (sallallâhü aleyhi ve sellem), Yahûdî’yi haklı bularak onun lehine hükmetti. Münâfık bu hükme razı olmayarak: “Haydi Ebûbekr-i Sıddîk’ın yanına gidelim” dedi. Hazret-i Ebûbekir (r.a.), Peygamber Efendimizin (s.a.v.) verdiği gibi hüküm verdi. Münâfık buna da razı olmayarak Hazret-i Ömer’e gidelim dedi. Hazret-i Ömer’in kapısına varıp hadiseyi anlatınca “Ben gelene kadar burada bekleyin” diyerek içeri girdi ve kılıcını aldı. (Dışarı çıkınca hemen) münâfığın başını vurdu ve şöyle buyurdu: “Ben, Resûlullâh’ın hükmünü beğenmeyene işte böyle hükmederim.” Bunun üzerine “Sana indirilmiş olana ve senden evvel indirilmiş bulunana iman ettiklerini zannedenleri görmedin mi ki, onlar Tâğût’un (Ka’b bin Eşref’in) huzurunda, muhâkeme olmayı isterler.” meâlindeki Nisâ Sûresinin 60. âyet-i kerîmesi nazil oldu. Hazret-i Cibrîl “Ömer, hak ile bâtıl arasını ayırdı” buyurdu. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, Hazret-i Ömer’e bu manaya gelen “Fâruk” lakabını verdiler. (Tefsîr-i Âlûsî)








 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder