Büyük Seyyah ve coğrafya bilimcisi Evliya Çelebi, Seyahatname isimli eserinde İstanbul’un kuruluşunun Hz. Süleyman Peygamber tarafından yapıldığını söyler ve şöyle anlatır:
Hazreti Peygamber Efendimizin doğumundan 1600 yıl önce Hz. Süleyman, babası Hz Davut'dan sonra hem hükümdar ve hem de Peygamber olmuştur. İnsanlara, iman etmiş cinlere, kuşlara ve vahşi hayvanlara hükmetmektedir.
Mağrip diyarında Okyanus ortasında FERENDUZ adasında SİDON adında bir padişah vardır. Bu şahıs Hz. Süleymen'a boyun eğmeyip onun getirdiği dini kabul etmemiştir. Bunun üzerine Hz. Süleyman kalabalık bir orduyla Sidon üzerine gider ve onu yener. Adasını yerle bir eder, halkını köle edinir. Bunlarla beraber Sidon'un periler kadar güzel kızını da kendisine eş olarak alır. Çünkü Hz
Süleyman o anda bekârdır. Belkıs vefat etmiştir. Sidon'un kızı ALİNE’yi bugünkü Yunanistan'a getirir. Ama kız şeytanın aldatmacasıyla devamlı ağlamakta ve üzülmektedir. Hz. Süleyman sebebini sorunca:
“Ey Allah dostu, dilerim ki benim için burada büyük bir saray yaptırırsın, ben de geri kalan ömrümü orada daima ibadetle geçiririm ve babamın bir de resmini yaptırırsan ona baktıkça teselli olurum.” der. Kızın bu isteğini Hz. Süleyman kabul eder. “Temaşalık” adıyla bilinen sarayı yaptırır ve oradan ayrılır. Kendisi bugünkü Sarayburnu denilen yere otağını kurar. Bir gece kalır.
Suyunu ve havasının kendini dinçleştirdiğini görür. Hemencecik orada büyük bir saray, köşkler ve bahçeler yaptırır. Ardından İstanbul için:“ Bu yerler kıyamete kadar mamur ve bakımlı olsun” diyerek, hayır duasında bulunur. Kimi yorumculara göre İstanbul'un bu kadar deprem ve yangın geçirmesine rağmen Hz. Süleyman'ın duası sebebiyle ayakta durduğuna inanılmaktadır.
Bu arada meğer Aline, babasının resmini yaptırmakla gizlice putperestliğe özenmiştir. Süleyman Peygamber tabi ki bunu duyar ve kızı öldürtür ve buradan da ayrılarak Kudüs'e döner ve orada babası Hz. Davut'un başlattığı Mescid-i Aksa'yı bitirmeye gider. Rivayet odur ki işte bugünkü İstanbul’un ilk temelleri Hz. Süleyman’ın Sarayburnu’na inşa ettirmiş olduğu bu sarayla başlamıştır. ..
2- Dedikodu
İki şey çözümsüz görünen problemleri bile çözer:
1- Bakış açısını değiştirmek
2- Karşındakinin yerine kendini koyabilmek
İki şey yanlış yapmanı engeller:
1- Şahıs ve olayları akıl ve kalp süzgeçinden geçirmek
2- Hak yememek
İki şey kişiyi gözden düşürür :
1- Demagoji (Laf kalabalığı)
2- Kendini ağıra satmak (övmek, vazgeçilmez göstermek)
İki şey insanı 'Nitelikli İnsan' yapar:
1- İradeye hakim Olmak
2- Uyumlu Olmak
İki şey 'Ekstra Değer' katar:
1- Hitabet ve diksiyon eğitimi almak
2- Anlayarak hızlı okumayı öğrenmek
İki şey geri bırakır:
1- Kararsızlık
2- Cesaretsizlik
İki şey kaşif yapar:
1- Nitelikli çevre
2- Biraz delilik
İki şey ömür boyu boşa kürek çekmemeni sağlar:
1- Baskın yeteneği bulmak
2- Sevdiğin işi yapmak
İki şey başarının sırrıdır:
1- Ustalardan ustalığı öğrenmek
2- Kendini güncellemek
İki şey başarıyı mutlulukla beraber yakalamanın sırrıdır:
1- Niyetin saf olması
2- Ruhsal farkındalık
İki şey milyonlarca insandan ayırır:
1- Sorunun değil, çözümün parçası olmak
2- Hayata ve her şeye yeni (özgün, orijinal, farklı) bakış açısıyla yaklaşabilmek
İki şey gelişmeyi engeller:
1- Aşırılık (mübalağa, abartı, ifrat)
2- Felakete odaklanmış olmak
İki şey çözüm getirir:
1- Tebessüm (gülümseme)
2- Sükut (susmak)
İki şeyin değeri kaybedilince anlaşılır:
1- Anne
2- Baba
İki şey geri alınmaz:
1- Geçen zaman
2- Söylenen söz
İki şey ulaşmaya değerdir:
1- Sevgi
2- Bilgi
İki şey "hayatta önemli olan her şey" içindir:
1- Nefes alabilmek
2- Nefes verebilmek
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder